Saf su içinde önceden var olan minerallerin, damıtma gibi yöntemlerle, alınmış olduğu sudur. Saf su içinde özellikle çocuklar ve yaşlılar için gerekli olan, kalsiyum, magnezyum, bikarbonat, sülfat, klorür gibi mineraller bulunmaz. Sertlik değeri çok düşük olan sular, (örneğin yağmur suyu) bir tür saf su sayılır. İçinde mineral bulunmadığı için tadı yavandır.
İletkenlik ve direnç değerleri sıcaklığa bağlı değişeceğinden bu birimlere ilave olarak sıcaklık değerleri de parantez içerisinde verilmektedir. Suda çözünmüş halde bulunan tuzlar da artı ve eksi yüklü iyon oluşumuna yol açarak iletkenlik değerini arttırmaktadır. Klorit ve sodyum iyonları da bu nedenle benzer etkiye sahiptir. Ayrıca bazı gazlar da örneğin karbon dioksit iyon oluşumunu pH kadar etkilemektedir. Daha önceleri suyun saflığını bozan maddelerin miktarları için ayrı ayrı sınır değerler tanımlanırken artık suyun iyon bakımından saflığının esas ölçüsü olarak toplam iletkenlik değeri bir sınır değer belirtilmektedir.
İçme suyu kaynak olarak alındığında reverse osmosis, deiyonizasyon, damıtma (distilasyon), iyon değişimi, filtreleme ve diğer uygun metotlar kullanılarak saf su üretilmektedir.
Saf suyun özellikleri arasında en önemlisi mineralleri de dahil içerisindeki tüm maddelerden ayrıştırılmış olmasıdır. Saf su genellikle 70 – 80 dereceye kadar ısıtılan suyun buharının yoğunlaştırılarak ayrı bir kaba aktarılmasıyla elde edilir, bu işleme distilasyon ya da damıtma adı verilir.
Saf suyun evlerde, sanayide ve tıpta pek çok kullanım alanı vardır. Uçak motorlarından akvaryumlara, otomobillerin akülerine kadar heryerde saf su kullanımına rastlayabiliriz. Otomotiv sektörü, kozmetik
endüstrisi, tekstil sektörü, içecek ve alkollü içecek endüstrisi de saf suyun kullanıldığı yerlerdendir. Hava nemlendirici cihazlar, uyku apnesi hastaları için kullanılan cihazlar ve soğutma sistemlerinde de saf su vardır. Tıpta enjeksiyon esnasında
kullanılan ilaç çoğu zaman saf suyla inceltilerek uygulanabilir. Buharlı ütülerde de saf su kullanılır. Bazı laboratuar çalışmaları ya da endüstriyel işlemler iki kere damıtılmış saf su gerektirebilir.
Deniz suyundan başka su kaynağının olmadığı kurak yerlerde ya da su kaynaklarının çok kirliği olduğu yerlerde arıtma yoluyla elde edilen saf su içme suyu olarak da kullanılır. Saf su elde etme işlemi sudaki sodyum, kalsiyum, demir gibi önemli mineralleri yok ettiği için saf suyun içme suyu olarak kullanımı tartışmalıdır, bazıları sağlıklı olduğunu iddia etse de bazı doktorlar ve bilim insanları ise saf suyun içme amaçlı tüketiminin sağlıksız olduğunu belirtmektedir. İçme suyu amacıyla kullanılacak saf suya bazen dışarıdan mineraller eklenebilir.
Saf suyun içiminin tek avantajı içerisindeki virüs ve bakterilerden arınmış olmasıdır. Bağırsak enfeksiyonu gibi durumlarda tercih edilebilir ya da normal içme suyunun yanı sıra iki günde bir saf su bir bardak tüketilebilir.
Saf suyun kokusu, tadı ve rengi yoktur. Günümüzde daha düşük maliyetli olduğu için endüstride saf su yerine deiyonize su da kullanılmaya başlanmıştır. Sertlik derecesi oldukça düşük olan yağmur suyu da bir çeşit saf su sayılır.
Antik Yunan’dan beri tarihte saf suyun bilindiği ve kullanıldığı ortaya çıkmıştır. Saf suyun ilk ortaya çıkışının deniz suyunun içme suyu haline getirilmesi amacıyla olduğu düşünülmektedir.
Saf suyun bir özelliği de iletken olmamasıdır. Saf su elektrik akımının iletilmesini sağlayan serbest elektronları içermez, elektriği iletmez, yani nötrdür.
Saf suyun değerleri şu şekilde olmalıdır:
Sıcaklık: 20 c
Bulanıklık: <5
Koku: Yok
Tuzluluk: 0
TDS (PPM): 0.01
Karbonat (CO): <0.01
Bikarbonat (HCO): <0.01
Klorür (CL): <0.01
Nitrat (NO): <0.3
Sülfat (SO): <0.01
Fosfat (PO): <0.01
Kalsiyum (CA): <0.01
Potasyum (K): <0.01
Magnezyum (MG): <0.01
Sodyum (NA): <0.01
Demir (FE): <0.01